SÖZCÜKTE ANLAM
Bir anlaşma aracı olan dilde sözcüklere değişik anlamlar
yüklenerek değişik anlam ilişkileri oluşturulur. Hatta bazen birden fazla
sözcük yeni bir anlam ilişkisi oluşturmak için bir araya gelir. Yani sözcük,
cümle içinde kullanımına göre değişik anlamlar kazanır.
1)Tek Anlamlılık: Tek bir kavramı karşılayan, başka
anlamlar kazanmayan sözcüklerdir.
Örnek: bardak, kiremit,
çekiç, tuğla, kavun, ağaç, termometre…
2) Çok anlamlılık: Sözcüklerin başka
varlıklarla ilişkilerinin değişik biçimlerde olması sonucunda doğmuştur. Bir
sözcüğün temel anlamının yanında yeni kavramları da karşılayacak durumda
olmasıdır.
Örnek: göz, el, yol,
baş...
≥Şimdi aşağıdaki cümlelerde geçen "bakmak”
sözcüğünün ne gibi anlamlara geldiğini inceleyelim.
"Duvardaki
tabloya uzun uzun baktı." / "seyretmek” anlamına gelmiştir.
"Çocuklara
yaşlı bir kadın bakıyor." / "ilgilenmek, geçimlerini
üstlenmek, göz kulak olmak” anlamlarına gelmiştir.
"Burada
evler hep denize bakar." / "yönelmek, önü deniz
tarafına dönük olmak” anlamına gelmiştir.
"Sen
onun böyle konuştuğuna bakma." / "aldırmamak,
dikkate almamak” anlamına geliyor.
"Arabayı
yeni almış, ama ona pek iyi bakmıyor." / "hor
kullanmak, durumuyla ilgilenmemek” anlamına gelmiştir.
"Baktı
ki ondan fayda yok, işleri kendisi yaptı. " / "anlamak,
farkına varmak” anlamına gelmiştir.
"Bakarsın
iki saate kalmaz gelir." / "belki de” anlamına
gelmiştir.
Düşünüldüğünde bu sözcük daha birçok anlama gelebilir.
Aslında bu sözcüklerin hepsi aynı eylemin cümle içindeki diğer sözcüklerle ilişkileri
sonucunda yeni anlamlar kazanmasıdır.
Çok anlamlılıkla sesteşlik
karıştırılmamalıdır. Sesteş sözcükler birbirinden tamamen farklı anlamlara
gelir. Yazılışları aynıdır ancak anlamları arasında hiçbir ilgi yoktur.
Gerçek Anlam (Temel Anlam):
Bir sözcüğün aklımıza gelen ilk anlamıdır, sözlük anlamıdır.
Gerçek anlama ilk anlam, temel anlam” gibi adlar da verilmiştir.
Örneğin;
"pencere” dendiğinde aklımıza önce "odanın
aydınlanması için duvarda açılan ve çoğu zaman camla kapatılan bölüm”
aklımıza gelir.
"Pencereyi
aç da oda biraz havalansın." cümlesinde bu sözcük gerçek anlamda
kullanılmıştır.
“Bu
kez kolumdan iğne yaptılar.”
Cümlesinde bu sözcük gerçek anlamda kullanılmıştır.
“Zemin
çok sert olduğu için kazı yapılamıyor.” Cümlesinde bu sözcük gerçek
anlamda kullanılmıştır.
“Yıllarca
emek verdiği şiirleri sayfa sayfa ateşe atıyordu.” Cümlesinde bu sözcük gerçek anlamda
kullanılmıştır.
Yan Anlam:
Sözcüklerin temel anlama bağlı kalarak cümlede ikinci ve
yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan anlama denir. Temel anlamından
tamamen uzaklaşmadan kazandığı yeni anlamlardır.
Örneğin;
“Fırat Nehri'nin kolları
geniş bir alana yayılmıştır.” Cümlesinde bu sözcük yan anlamda
kullanılmıştır.
Açıklama: Bir ırmağı besleyen dereler, çaylar o
nehrin kolları olarak düşünülmüştür. Burada kol sözcüğü gerçek anlamından tam
anlamıyla kopmamıştır. "Çevreye yayılma, uzanma” özelliği bakımından ırmak
kolu ile insan kolu arasında anlamsal bir bağlantı vardır.
“Biz de şimdi bu
konuyu konuşuyorduk. “
(Belli bir konudan söz etmek)
“Bu
hafta Türk Dil Kurumunda konuşacağım. “ (Konuşma yapmak, söylev vermek)
“Çay
ocağına üç yaşlı gelmişti. “(Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve
vb.nin yapıldığı yer)
“Ocaktan akşama kadar kömür çıkardılar.
“(Taş veya maden çıkarılan yer)
“Masanın
ayağı kırılınca yine deprem oluyor zannettik.” / ("Ayak",
insana veya hayvana ait bir organdır. Ancak bu sözcük "dik durmayı
sağlayan parça” anlamıyla masa ve diğer bazı nesneler için de kullanılır.)
MECAZ ANLAM
Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında bir anlamla
kullanılmasına mecaz (değişmece) anlam denir.
Değişmece (Mecaz) anlamda şu özellikler sezilir:
1. Mecazın olduğu yerde saçmalık vardır.
“Sıkıntıdan
patladım.” (Sıkıntıdan kimse patlamaz, saçma!)
“Kitaba
biraz göz attım.” (Kitaba, organ olan göz atılmaz, saçma!)
2. Genellikle benzetme sanatına dayanır.
“Yüreğim
yanıyor, anlasana!” ("Yürek", yanan bir varlığa
benzetilmiş.)
3. Somut bir sözcük mecazlaşınca soyutlaşır:
“Ahmet
Bey erkek adamdır.” ("erkek” sözcüğü, temel anlamıyla somuttur,
sözcüğün mecaz anlamı olan "mert” soyuttur.)
“Sende
de hiç yürek yokmuş.” ("yürek”, somuttur; mecazlaşınca
"cesaret” anlamında kullanılmış ve soyutlaşmıştır.)
"Olaya
bir de benim penceremden baksanız neden bu kadar üzüldüğümü anlarsınız"
Cümlesinde geçen “penceremden” sözcüğü "benim
açımdan, benim baktığım gibi” anlamlarına gelerek mecaz bir anlam
taşımıştır.
“Yıllardır
gözümde tütüyorsun.” Cümlesinde geçen “gözümde” ifadesi
mecaz anlamlıdır. Deyimler genellikle mecaz anlam
taşırlar!
“l.
Dünya Savaşı o yıllarda koptu.” Cümlesinde geçen ifade mecaz anlamlıdır.
“Tiyatroya
gitmezsek biletlerimiz yanar.” Cümlesinde geçen ifade mecaz anlamlıdır.
“Mesleğimde
parlamak istiyorum. “ Cümlesinde geçen ifade mecaz anlamlıdır.
“Adam
köpürmüş, bize doğru geliyordu.” Cümlesinde geçen ifade mecaz anlamlıdır.
“O
adam kolay kolay kül yutmaz. “ Deyim düzeyinde mecaz.
“Şu
gazetelere göz atsam iyi olacak.” Deyim düzeyinde mecaz.
“Bu
işte bir bit yeniği var ama...” Deyim düzeyinde mecaz.
“Can boğazdan gelir.” (Boğazına bakmayan kişinin sağlığı
tehlikeye düşer.) Atasözü düzeyinde mecaz.
“İt
itin kuyruğuna basmaz.” (Başkasına kötülük etmekte hemfikir olanlar,
birbirlerini incitmezler.) Atasözü düzeyinde mecaz.
“Acemi
katır kapı önünde yük indirir. “(Beceriksiz kişi, kendisine yaptırılan işi en zor
evresinde yüzüstü bırakır.) Atasözü düzeyinde mecaz.
Argo Sözler De Mecaz İçerir!
Ağzını ıslatmak / içki içmek
Atmasyon / Asılsız,
anlamsız
Nalları dikmek / Ölmek
Kıvırmak / Bahane
uydurmak
Çıkmış Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili
sözcük mecaz anlamıyla kullanılmıştır?
A) Gelecek hafta bugün yine buluşalım, dedi.
B) Az sonra beyaz bir at üstünde gelin göründü.
C) Çocuğunu uyutmak için odaya götürdü.
D) Bu boş sözleri dinlemekten bıkmıştı.
E) Akrabalarını görmek onlarla konuşmak istiyor.
Cevap:
Mecaz anlamda kullanılan sözcük "boş” sözcüğüdür.
"Boş” içinde bir şey olmayan demektir. Burada ise, "değersiz,
önemsiz" anlamına gelmiştir.
Cevap D
Çıkmış Soru:
“Bir yazınsal yaratının değeri, ne anlattığından çok,
nasıl anlattığıyla ölçülür; bu da dilin anlatım olanaklarını ustaca kullanmaya,
el değmemiş bölgelerinden yeni tatlar devşirmeye bağlıdır."
Bu cümledeki "dilin el değmemiş bölgelerinden yeni tatlar
devşirmek" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuru şaşırtan, çarpıcı ürünler ortaya koymak
B) Artık unutulmuş olan özellikleri canlandırmak
C) Daha önce denenmemiş anlatım biçimleri oluşturmak
D) Belirli bir kesimin beğenisine seslenmek
E) Yerleşik sözcükleri kullanmaktan kaçınmak
Cevap:
Örnek cümlede yazınsal yaratının, yani sanat yapıtının
anlatımı üzerinde durulmuştur. Buna göre "dilin el değmemiş bölgelerinden
yeni tatlar devşirmek" sözüyle "daha önce denenmemiş anlatım
yöntemleri oluşturmak" anlatılmak istenmiştir.
Cevap C
Çıkmış Soru:
Bir yazar şöyle diyor: “Sözcüklerin dediğini anlıyorum,
bütün özelliklerini biliyorum, hepsinin tadına varıyorum; ama onları yan yana
getirirken yeni çağrışımlar yaratamıyorum.”
Bu cümledeki altı çizili sözle anlatılmak
istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çok kullanılan sözcükleri yeğlememek
B) Birbirinden kolayca ayıramamak
C) Yerleşik kullanımların dışına çıkamamak
D) Aralarında anlam ilişkisi kuramamak
E) Yapıtın içeriğine göre biçimlendirememek
Cevap:
Yazar, sözcükleri yan yana getirdiğinde yeni çağrışımlar
yaratamadığını söylüyor. Bu durumda yazar eski, yerleşik kullanımların dışına
çıkamıyor demektir.
Cevap C
TERİM ANLAM
Bilim, sanat, spor ya da bir meslek dalıyla ilgili özel
ve belirli kavramların karşılığı olan sözcüklere terim denir. Terimler gerçek anlamlı sözcüklerdir.
“Bir
üçgenin iç açıları toplamı yüz seksen derecedir.” (geometri)
“Diğer
dişleri kurtarmak için köprü yapacağız.” (dişçilik)
“Güreşçimiz
köprü kurmayı iyi biliyor.” (spor)
“Suyun
özgül ağırlığı kaçtır?” (fizik)
“Barış
zamanı vergileri subaşılar toplardı.” (tarih)
“Bu
oyunda suflör kullanmayacağız.” (tiyatro)
“Oyun
üç perdeden oluşuyor.” (tiyatro)
Terim Anlam iken
“Evin
perdelerini yıkadım.” Gerçek
Anlam taşır.
Şimdi de Temel Anlam, Yan Anlam ve Mecaz Anlam Karşılaştırmalarına
bakalım;
Kolum çok kötü ağrıdı. (Temel anlam)
Nehir burada iki kola
ayrılıyor. (Yan anlam-Benzerlik ilgisi devam ediyor.)
Dayımın kolu
uzundur, hor yerde tanıdığı var. (Mecaz Anlam - Temel anlam
bağı kalmamış.)
Yolun kenarında beni bekliyorlardı.
(Temel anlam)
Bu vapurun yolu oldukça uzunmuş. (Yan Anlam)
Bu sorunu hangi yolla çözdün. (Mecaz Anlam)
Sırtımda öyle bir yara var ki sormayın.
(Temel anlam)
Dağın sırtından
geçerek vadiye ulaştık. (Yan anlam)
Bunca yıl sırtımdan
geçindiniz, yeter artık. (Mecaz anlam)