— Evladım, yoksa sizin burada hiç tanıdığınız yok mu?
—
Bir tek kişi bile tanımıyorum.
Yaşlı
kadın bana şaşırarak baktı.
—
Sizi bu akşam misafirliğe çağırsak gelir misiniz? O zamanlarda yirmi
yaşındakilerin şimdikiler gibi ne öğrenim
ne spor hiçbir uğraşıları yoktu. Kaleme devam
ederler, bıyıklarını büyütmeyi ve
evlenmeyi düşünürlerdi. Yaşlı kadının daveti hem
yabancı bir memlekette aradığım macerayı hem
de peşinden koştuğum veya koşmaya çalıştığım zevki önüme sermişti. Ama ihtiyatlı bir gençtim. Ne de olsa yabancı
memleketteydim.
Bu parçadaki altı çizili sözcüklerin kendi başlarına anlamları
yoktur. Bu tür sözcükler cümlede sadece anlam ilgisi kurar ve sözcüklerin
görevleriyle ilgili bir değişiklik yapmaz. Aynı görevde kullanılan birden çok sözcüğü
birbirine bağlar. Bu tür sözcüklere bağlaç denir.
Örneğin "ne ... ne ...
bağlaçları aynı görevde kullanılan "öğrenim" ve
"spor” sözcüklerini bağlamıştır. "ve” bağlacı "bıyık büyütmeyi”
ve "evlenmeyi” sözlerini bağlamıştır.
Bağlaçlar,
bağlama biçimlerine göre değişik özellikler gösterir. Kimi bağlaçlar
bağladıkları öğelerin arasında kullanılır.
“Yaşlıların
sevgi ve saygıya ihtiyaçları vardır." cümlesinde "sevgi",
"saygı” isimlerini bağlayan "ve” sözü bağlaçtır. Bağladığı isimlerin
arasında kullanılmıştır. Bu biçimde kullanılan diğer bağlaçlar "ile, veya,
ya da, yahut" ve benzerleridir.
Kimi
bağlaçlar ise bağladığı söz sayısınca artarak kullanılır.
"Sana
ne kitap ne çiçek göndermişler." cümlesinde "kitap",
"çiçek” sözlerini bağlayan "ne... ne...” bağlaçları bağlanan sözcük
sayısı kadar artabilir.
"Sana
ne kitap ne çiçek ne tablo ne başka bir şey getirmişler." cümlesinde
bağlanan dört unsur olduğundan dört tane "ne” kullanılmıştır.
Buna benzer başka bağlaçlar da vardır.
"Ya akşam ya yarın gelin."
"Hem çalışıyor
hem okuyordu."
"Seni de onu da görmek istemiyorum."
"İster kitap ister çiçek getirsinler, fark etmez."
"Bu olayı bir
ben bir annem bir
de kardeşim biliyorduk."
cümlelerindeki kırmızı renkli sözcükler bağlaçtır.
Kimi
bağlaçlar cümleleri bağlama göreviyle kullanılır.
"Yoksa
seninle bir daha görüşmem." cümlesinde geçen "yoksa”
sözcüğü bu yargıdan önce kişinin bir koşul ileri sürdüğü anlamını vermektedir.
Yani bu cümleden önce başka bir cümle olmalıdır.
"Bu
davetimi kabul etmelisin, yoksa seninle bir daha görüşmem." cümlesinde
bu bağlılık görülmektedir. Bu biçimde kullanılan başka bağlaçlar da vardır.
"Taksiyle
geliyordum, fakat trafik tıkalı olduğundan geç kaldım." cümlesinde
geçen "fakat” sözcüğü de bağlaçtır. Bu bağlaçla aynı anlama gelen
"ancak, yalnız, ama” sözleri de bağlaç olur.
"Madem bana inanmayacaktın, neden ne
zamandır dinliyorsun beni?"
"Bugün okula gitmeyeceğim, çünkü hastayım."
"Verdiğin sözde durmadın, halbuki ben sana inanmıştım."
"Babam evde yoktu, annem ise uyuyordu."
cümlelerindeki altı çizili
sözcükler de bağlaçtır.
Bağlaçlar arasında yazımıyla dikkati çeken "de” ve
"ki” bağlaçları vardır. Kendinden önceki sözcükten ayrı yazılan ve
kendinden sonra hiçbir ek almayan bu bağlaçlar cümleye değişik anlamlar katar.
Bu bağlaçların yazımıyla ilgili özellikleri ileride yazım konusunda ele alacağız.
ÜNLEMLER
Kendi başına bir anlamı olmayan sözcüklerden biri de ünlemdir.
Bu sözcükler cümle içinde öfke, sevgi, özlem, korku gibi aşırı duygulanmaları
ifade eder.
“Of,
of” sözü bıkkınlığı,
"Oh
be!” sözü rahatlamayı,
"Ah,
ah!” sözü özlemi,
"Vah
vah!” sözü acımayı bildiren ünlemlerden birkaçıdır.
Ancak ünlem türündeki sözcükleri anlamlı sözcüklerle karıştırmamak
gerekir.
"Çok
korkuyorum!" sözünde de korku vardır. Ancak bu korku ünlem
türündeki sözcüklerle sağlanmamıştır.
Ünlem türündeki kimi sözcükler anlam değişmesine uğrayarak
başka tür sözcük de olabilir.
"Çocuklarının
ahı tuttu adamı." cümlesinde "ah” sözcüğü beddua anlamına
gelerek isimleşmiştir.