Vapur rıhtımdan kalkıp da Marmara'ya doğru uzaklaşmaya başlayınca, yolcuyu geçirmek için gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar:
— Çocukçağız, orada rahat eder.
dediler. Hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış
olanların uydurma neşesi ile fakat
gönülleri isli, evlerine döndüler.....
Bu parçada geçen altı çizili sözcükleri incelediğimizde
bunların kendi başına bir anlam taşımadığını görüyoruz. Bu tür sözcükler başka
sözcüklerle bir araya gelerek anlam kazanır. Bu tür sözcüklere edat denir.
Parçadaki "doğru" edatı "uzaklaşma" eyleminin yöneldiği
yeri bildirmiş; "için" sözü, "gelmek" eyleminin hangi
amaçla yapıldığını bildiriyor; "gibi" edatı "ferahlamak”
eyleminin nasıl olduğunu bildiriyor. Bu anlam ilgilerini edatlar tek başına
değil kendinden önceki sözcüklerle birlikte bildirebiliyor.
Kimi sözcükler cümlede hem edat hem bağlaç olarak
kullanılabilir. Önce bu tür edatlardan başlayarak önemli edatları işleyelim.
ile (-le, -la)
Sözcükler arasında birçok anlam ilgisi kurar. Bunlardan
bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
"Sesiniz duyulmuyor, mikrofonla konuşun." cümlesinde konuşma
eyleminin hangi araçla yapılacağını bildiren bir anlam taşıyor.
"Sanatçı bu akşam sevenleriyle bir araya geliyor." cümlesinde
kimlerle birlikte olunacağıyla ilgili bir anlam taşıyor.
"Konuşurken karşısındakini kırmamak için sözcükleri
özenle seçerdi. " cümlesinde
"seçmek” eyleminin nasıl yapıldığını bildiriyor.
"Kapının çalmasıyla
herkes ayağa kalktı.” cümlesinde "o anda, hemen” anlamında
kullanılmıştır.
"İle" sözcüğü cümlede bağlaç olarak da
kullanılabilir. Cümlede "ile” yerine "ve” koyduğumuzda cümlenin
anlamında bir değişme, bozulma oluyorsa orada kullanılan "ile” edattır; olmuyorsa bağlaç
görevinde kullanılmış demektir.
"Bu sanatçımız hikayeleriyle ün kazanmıştır."
cümlesinde "ile” yerine "ve” koyarsak cümle,
"Bu sanatçımız hikayeleri ve ün kazanmıştır.”
biçiminde olur ve anlamı bozulur. Öyleyse "ile” edattır.
"O,
yazın yaşamı boyunca hikaye ile roman yazmış, başka türe yönelmemiştir."
cümlesinde "ile” yerine "ve” koyarsak cümle,
"O,
yazın yaşamı boyunca hikaye ve roman yazmış, başka türe yönelmemiştir."
biçiminde olur ve anlamca bir değişmeye uğramaz. Öyleyse "ile” bağlaçtır.
Yalnız, Ancak, Bir, Tek
Bu sözcükler de hem edat hem bağlaç olarak kullanılabilir,
hatta zarf, sıfat da olur. Cümlede "sadece” anlamını taşıdıkları her yerde
edat görevinde kullanılmış demektir. Bu anlama gelip gelmediklerini, yerlerine
"sadece”
sözcüğünü koyarak anlayabiliriz.
"Benim değer verdiğim kişi yalnız sensin."
"Bir
sen değilsin durumundan şikayetçi olan."
"Bu asansör ancak
dört kişi taşıyabiliyor."
"Sınıfta tek
bendim bu bölümü kazanan."
Cümlelerindeki altı çizili sözcüklerin yerine "sadece”
sözcüğünü koyabildiğimiz için bu sözcükler edattır.
Gibi
Eklendiği söz gruplarını sıfat ya da zarf görevinde kullandıran
bu edat, değişik anlam ilgileri kurar.
"Üzerlerinden
ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar." sözünde "ferahlamak”
eyleminin nasıl olduğu, başka bir duruma benzetilerek anlatılmıştır. Bu edat
daha farklı anlamlara da gelir.
"Çocuk
gibi davranıyorsun bazen. " cümlesinde benzerlik ilgisi kurmuş.
"Kitabı
kaptığı gibi pencereden atmış." cümlesinde "o anda,
hemen" anlamına gelmiş.
"İşimiz
akşama bitecek gibi." cümlesinde ihtimal anlamı taşıyor.
"Kardeşim
sınıfını geçince, sanki kendim geçmiş gibi sevindim." cümlesinde
"kendisini başkasının yerine koyma” anlamında kullanılmıştır.
İçin
Birlikte kullanıldığı sözlere değişik anlamlar katar.
"çocuğu
yolcu etmek için gelenler” söz öbeğinde eylemin hangi amaçla yapıldığını
bildirmiştir.
"Bugün
yaş günüm olduğu için bana hediye almış." cümlesinde bir eylemin
niçin yapıldığını bildiriyor.
"Siz
benim için endişelenmeyin." cümlesinde "hakkımda, ilgili”
anlamına gelmiş.
"Küçük
bir çıkar için bu kadar kişiye zarar verilir mi?" cümlesine
"uğruna" anlamı katmış.
Kadar
Birlikte kullanıldığı söz grubuna değişik anlam ilgileri katar.
"İşin
bitene kadar bekleyeceğim." cümlesinde bir zaman dilimini
karşılıyor. Yerine kullanılabilen "dek” sözü de edattır.
"Kardeşim
beş yaşında kadardı, o zaman." cümlesine "aşağı yukarı"
anlamı katmış.
"Boyu
benim kadar vardı." cümlesinde karşılaştırma yapmıştır.
Doğru
Kendinden önceki sözcüğe daime "-e” hal ekiyle bağlanan
bu edat yönelme bildirir.
"Marmara'ya doğru uzaklaşmaya başlayınca” sözünde
"uzaklaşma" eyleminin yöneldiği yer belirtilmiştir.
"Sabaha
doğru kasabaya indiler." cümlesinde eklendiği sözcüğe zaman anlamı
katmıştır. Ancak burada da bir yönelme olduğu bellidir.
En çok
kullanılan bu edatlar dışında da edatlar vardır. Bunları aşağıdaki cümlelerde
gösterelim.
"Size
bugün değil yarın uğrayabilirim." cümlesinde geçen
"değil" sözü hangi cümlede kullanılırsa kullanılsın edattır.
"Babasından
başka kimsenin sözünü dinlemezdi." cümlesinde geçen
"başka" sözü edattır. Daima "-den başka" biçiminde olur.
"-den" ekini almadan kullanılan "başka" sözcüklerinin
görevleri farklıdır.
"Yarın
tekrar buluşmak üzere ayrıldık. " cümlesinde geçen
"üzere" sözcüğü edattır. Koşul ya da zaman bildirir.
"Zamana
karşı yarışıyorsunuz, biraz acele edin." cümlesinde kullanılan
"karşı" sözü de edattır ve daime "-e karşı" biçiminde kullanılır.
"Benden
dolayı kavga etmenize gerek yok." cümlesinde "dolayı"
sözü,
"Bu
kitaba dair önemli bir bilgi edinemedim.” cümlesinde "dair” sözü,
"Senin
yüzünden işe geç kalacağım." cümlesindeki "yüzünden” sözü,
"Arkadaştan
yana şanslı olduğumu biliyorum." cümlesindeki "yana” sözü,
"Tüm
engellere rağmen amacına ulaştı.” cümlesindeki "rağmen” sözü ve
onun yerine kullanılabilen "karşın” sözü önemli edatlardan
birkaçıdır.