1. Özlülük:
Anlatımın en az sözcükle gerçekleşmesidir. Aynı olayı altı sayfayla
anlatan bir kişiyle iki sayfayla anlatan bir kişinin farkını düşünün.
Not: Hadi, güzel bir hikâyeyle süsleyelim
konuyu: Mevlana, çağının en önemli sanatçılarından Yunus Emre'yle karşı
karşıyadır.
Mevlana sorar:
— Nasıl, beğendin mi eserimi?
(Mesnevi'yi)
Yunus, cevap verir:
—- Beğendim ama biraz fazla
uzatmışsın.
Peki, sen olsaydın nasıl
anlatırdını der Mevlana.
Yunus, yine cevap verir:
— Ete, kemiğe büründüm; Yunus
diye göründüm.
Süssüz, sanatsız, yapmacıklığa yönelmeden yazılmış yazıların
özelliğidir. İnsanlar hakkında kullanılan "Sade bir güzelliği
var." sözünde sadelikten kastedilen nasıl "süste, boyada aşırıya
kaçmama, yapmacık olmama” ise yazıda da kastedilen budur. Mesela, "Kızıl
ufuklardan boynunu uzatmış bir karanfil gibi taze ve candansın.” cümlesinin
anlatımına sade diyemeyiz.
3. Özgünlük:
Yazarın ya da eserin herhangi bir yönden "diğerlerine
benzememesidir." Bu; konu, anlatım biçimi (üslup), karakter seçimi ya da
herhangi bir şey olabilir. Neyi kastederse kastetsin herhangi bir yönden
"diğerlerine benzememe" anlamının kastedildiği eser ya da
paragrafların özelliğidir.
4. Etkileyicilik:
Okurda "davranış, duygu ve düşünce değişikliği
yapan" yazılardır.
5. Duruluk:
"Gereksiz sözcük” kullanılmamış yazıların özelliğidir.
(Anlatım bozukluğunu hatırlayın.)
6. Yoğunluk:
"Düşünce ya da duygu yönünden zengin" olan
yazıların özelliğidir.
7. İçtenlik:
"Düşünüldüğü gibi, hissedildiği gibi yazılan"
yapıtların özelliğidir. Yazar sanatsal kaygıya düşmez ve doğallığını korur.
8. Akıcılık:
Eserin, dil ve anlatım özelliklerinden dolayı
"duraksamadan ve kolay okunur” olmasıdır.
9. Tutarlılık:
Yapıttaki düşüncelerin ve kimi zaman da dilin ve anlatım özelliklerinin
birbiriyle uyumlu olduğunu, "çelişmediğini" ifade etmek için
kullanılır.
10. Derinlik:
Anlamanın, kavramanın okuyucu açısından çaba gerektirdiği
yazıların özelliğidir. Felsefi yazılar buna örnektir.