Sözcük Grupları / KALIPLAŞMIŞ SÖZ ÖBEKLERİ

1) İKİLEMELER

Anlamı pekiştirmek, anlama güç katmak ve anlamı zenginleştirmek için iki sözcüğün çeşitli şekillerde art arda getirilmesiyle oluşan gruba ikileme denir. İkilemeleri anlam ve şekil bakımından iki grupta inceleyebiliriz.

a. Anlam Bakımından İkilemeler

İkilemeler cümlede pekiştirme, abartma, güçlendirme, süreklilik görevinde bulunurlar.

 “Sıra sıra dağları aştık.” (pekiştirme)

“Annesine kucak kucak çiçek topladı.” (abartma)

“Ev bulabilmek için sokak sokak dolaştı.” (çokluk)

“Aşağı yukarı aynı şeyler soruldu hepimize.” (yaklaşıklık)

“Öğrenciler gece gündüz çalışıyorlar.” (süreklilik)

b.Yapılışları (Şekil) Bakımından İkilemeler

İkilemeler yapılışları bakımından farklı özellikler gösterir. Bunları şöyle sınıflandırmak mümkündür:

-Aynı kelimenin tekrarıyla yapılırlar.

Merdivenleri ağlaya ağlaya indim.

-Yakın veya eş anlamlı kelimelerle yapılırlar.

Yalan yanlış sözlerle beni kızdırdı.

Yıllardır eşi dostu aramıyorum.

-Karşıt anlamlı kelimelerle yapılırlar.

Bu işin aslını er geç öğrenirim.

Büyük küçük herkesi çağırdım.

-Bir anlamlı, bir anlamsız ya da her ikisi de anlamsız kelimelerle yapılırlar.

Eski püskü elbiselerle dolaşılmaz.

Çarpık çurpuk işlerle uğraşmam.

-Yansıma sözcüklerin tekrarıyla yapılırlar.

Şırıl şırıl akan bir suyun kenarında oturduk.

Ocakta çıtır çıtır yanan odunlara baktı.

Not: İkilemeler arasında noktalama işareti kullanılmaz.

Ağır ağır yerinden doğruldu.

UYARI

Not: İkilemeler cümlede ad, sıfat, zarf olarak kullanılabilirler.

Sarı Sarı saçlarına hayrandım. (sıfat)

Gizli Gizli konuşuyordu. (zarf)

Konunun ilerisini gerisini düşünme. (ad)

Not: Bazı tekrarlar ikileme değildir.

 Komşu komşunun külüne muhtaçtır.

 

Genel Örnekler

güçlü kuvvetli, şan şöhret, sorgu sual (eş anlamlı sözcüklerin kullanılmasıyla oluşmuştur)

abuk sabuk, ıvır zıvır, eciş bücüş, abur cubur, eften püften (ikisi de anlamsız sözcüklerle oluşmuştur)

horul horul, şırıl şırıl, pıtır pıtır, çıtır çıtır (Yansıma sözcüklerle oluşmuştur.)

akıl fikir, eş dost, doğru dürüst, yalan yanlış, ses seda (yakın anlamlı sözcüklerle oluşmuştur)

ileri geri, irili ufaklı, aşağı yukarı, bata çıka (Karşıt anlamlı sözcüklerle oluşmuştur)

hızlı hızlı , yavaş yavaş, acı acı, uzun uzun, kara kara, iri iri ( aynı sözcüğün tekrarı ile oluşmuştur)

eğri büğrü, çoluk çocuk, yırtık pırtık, saçma sapan, kavun mavun (biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle oluşmuştur)

 2) Deyimler

*İki ya da daha fazla sözcükten oluşur.

*Anlatıma çekicilik ve güç kazandırır.

*Bir durumu karşılar.

*Mecaz ya da gerçek anlamlıdır. . Deyimleri oluşturan sözcüklerden en az biri mecaz anlam kazanmıştır.

Gözden düşmek

Öküz öldü, ortaklık bitti.

İki ayağını bir pabuca sokmak

Çileden çıkmak,

yaş tahtaya basmak

para yemek.

canı sıkılmak….

* Az sayıda da olsa gerçek anlamlı deyim vardır.

Hem suçlu hem güçlü

Dosta düşmana karşı

Çoğu gitti azı kaldı.

Bir bu eksikti!

Ne günlere kaldık!

Ne idiği belirsiz.

Canı sağ olsun.

Olur şey değil!

 *Kalıplaşmış sözlerdir. Bu nedenle sözcüklerin yerleri değiştirilemez; yerlerine eş anlamlıları getirilemez.

Kuzu çevirmek (Kuzu döndürmek)

aklı başında (Aklı kafasında)

 *Deyimler arasına başka sözcükler girebilir.

Başını yine son günlerde derde soktu. (Başını derde sokmak)

Beni görünce lafı hemen değiştirdi. (Lafı değiştirmek)

*Deyimlerin çoğunluğu mastar eki (-mek/-mak) aldığı için "Deyimleşmiş Birleşik Eylem"dir. Bu nedenle ad ve eylem çekim eklerini alırlar.

Bu davranışıyla gözüme girdi.

* Deyimler mastar (-mak, -mek) haldedir ama az sayıda, cümle halinde deyim bulunmaktadır.

Çoğu gitti, azı kaldı.

Tencere yuvarlandı kapağını buldu.

*Deyimleri; dualarla, beddualarla, dileklerle karıştırmamak gerekir.

Allah razı olsun!

Allah kolaylık versin!

Eli kırılsın!

 3. ATASÖZLERİ

Yargı bildiren ya da öğüt veren, deneyimlerle doğruluğu ispatlanmış, genel kural haline gelmiş, kalıplaşmış özlü sözlere atasözü denir. Atasözlerinde kısa ve özlü bir anlatım söz konusudur, Az sözle çok şey anlatılır. Özellikleri;

*Kim tarafından söylendiği belli değildir.

*Ulusal özellikler taşır.

*Yol gösterme ve öğüt verme gibi özelliklere sahip sözlerdir.

*Bazı atasözleri gerçek, bazıları mecaz, bazıları ise hem gerçek hem mecaz (kinaye) anlamlıdır.

Öfkeyle kalkan zararla oturur. (Gerçek)

Yılanın başı küçükken ezilir. (Mecaz)

Dilin kemiği yoktur. (Kinaye)

Bugünün işini yarına bırakma. (gerçek)

Minareyi çalan kılıfını hazırlar. (mecaz)

Hamama giren terler. (kinayeli)

 *Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez, yerlerine eş anlamlıları getirilemez.

Arkadaş ile ye iç, alışveriş etme. (Yanlış)

Dost ile ye iç, alışveriş etme. (Doğru)

Son pişmanlık yarar sağlamaz. (Yanlış)

Son pişmanlık fayda etmez. (Doğru)

*Atasözleri genellikle eylemlerin geniş zamanına göre çekimlenir ya da emir kipinin ikinci tekil kişisiyle kurulur.

Ağaç yaşken eğilir.

Güvenme varlığa, düşersin darlığa.

*Kimi atasözleri eksiltili cümle niteliğindedir.

Ata arpa, yiğide pilav.

İncir babadan, zeytin dededen.

 Not: Atasözleriyle deyimleri karıştırmamak gerekir:

• Cümle biçimindeki deyimler kişi ve zamana göre çekim eki alırlar.

Göz yummuş.

Göz koydu.

• Deyimler bir durumu ifade etmek için kullanılır. Atasözleri ise bir öğüt ya da genel kuralı ifade eder.

"Göz yummak" deyimi, bildiği halde bir olay karşısında ses çıkarmama durumunu karşılar.

"Ak akçe kara gün içindir." atasözü ise tasarrufun önemini anlatır ve genel kural niteliği taşır.

• Deyimlerin arasına başka sözcükler girebilir: fakat atasözlerinin yapısı değiştirilemez. Sözcüklerin yeri değişmez ve eş anlamlıları getirilemez.

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. (M. Akif Ersoy)

*Yazanı bilinsin, bilinmesin bilgece dize ve beyitleri atasözleriyle karıştırmamalıyız.

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi (Kanuni)

Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz (Ziya Paşa)

*Kimi atasözleri kültürel karakterlidir yani gelenek ve görenekleri içerir.

Kızını dövmeyen dizini döver.

Kenarına bak, bezini al; anasına bak kızını al.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.

*Bazı atasözlerinde öğüt vericilikten ziyade yol gösterme anlamı söz konusudur.

Et tırnaktan ayrılmaz.

Çıkmış Soru

Çevremdeki her şeyi izlerim. Otobüste, yolda, vapurda, ilgimi çeken hiçbir durumu kaçırmam. Bunun gibi, dinlediğim bir şarkıdaki duygu, izlediğim bir filmdeki sahne, zihnimde imgeye dönüşebilir. Tüm bu deneyimler, birikimler, duygulanımlar sonucunda bakıyorsunuz ki sözcükler üzerinde düşünmeye, onlarla dans etmeye başlamışsınız. Hatta sözcükleri yaşıyorsunuz, dahası sözcüklerin iç evreninde bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Sözcüğün melodisi, tınısı, kâğıda dökülürken çıkardığı ses, büyük bir lezzet sunuyor. Sizin kattığınız duyguyla bambaşka bir zenginlik kazanıyor.

Bu parçada konuşan kişi altı çizili sözlerle, sözcüklere yönelik olarak neyi yaptığını belirtmiştir?

A) Onların anlam katmanlarında dolaştığını

B) Anlatımını yalnızca dilin çevrimindekilerle sınırlandırdığını

C) Ses özelliklerine, anlamdan daha çok önem verdiğini

D) Kullanıma yenilerini kattığını

E) Duygusal boyutlu olanları sıkça kullandığını

Cevap

Parçada altı çizilen, "sözcükleri yaşıyorsunuz” ve "sözcüklerin iç evreninde bir yolculuğa çıkıyorsunuz” sözcük gruplarının anlamı çözülürken, "sözcüklerin iç evreni” anahtar ifadesini bulmak gerekir. "Sözcüklerin iç evreni", “sözcüklerin anlamı” demektir. Dolayısıyla parçada konuşan kişi sözcüklerin anlam katmanlarında dolaşmaktadır.

Cevap A

Yorumlar


EmoticonEmoticon

reklam alanı